Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

İzmir Halleri-1

İzmir hallerinden bir gündü. Sonbaharın ıslak serinliğinin yeni başladığı günlerden biri olmalıydı. Basmahane tren garından başlayıp, Çankaya'dan dolanıp Sevgi Yolu'ndan Kıbrıs şehitlerine bağlandığım yolun sonu illaki Alsancak tren garının yaşlı çay ocağında çaylanıp durağa yollanmakla sonlanmıştı. Eskiden Ahmet'le buluşurduk tren garlarının çay ocaklarında. O okuldan yeni atılmış bir sinemacıydı. Sevdiği kıza mektuplar yazıp dershanenin kantininde onu bekleyen biri. Sonra sevgili oldular, Ahmet onu sinemaya davet etmek istiyor ama parası yok, öğretmenlerden gidip para toplardı. Sinemaya sevgili davet etme parası. Ben çay ısmarlardım sadece ve kelimelerin inanılmaz gücünden söz ederdik. Güzel Sanatlar Fakültesine gidip dramaturji sınavları hakkında bilgi almıştık bir zaman. O sınava girdi ve kazandı ama ne yazık ki okuyamadı. Ben ise sınavlara girecek cesareti bulamadım kendimde. Çünkü hayata bağlandığım, benim olan tek nokta yazmaktı. Bu riske atabileceğim ya da bir sı
En son yayınlar

Fatoşun Dünyası

Edebiyatla oluşur. Okuduğu romanlarıyla büyümüş biri. Telefonu açtığında bilirse arayan dosttur, şiirle selamlayı seven yalnız düşler düşkünü.  Kelimelerin büyüsünde dolaşır evreni. Söyleyecek derdi çok, anlatacak hikayesi çok, gördüğünü bildiğini toparlayıp sıra sıra dizecek dünyanın seyir defterine.  Hoş geldiniz Fatoş'un dünyasına.

V. Zaman, Kentin Kaderi

V. Zaman, Kentin Kaderi: Tüm zamanların çocukları toplanırlar sahnede, sırada Antakya’nın kaderinin sorgusu vardır. Kentin gördükleri sıralanacaktır. Anlatıcılar sözü almıştır. Her çağın karakterleri sahnede yerlerini almıştır. Bölümün sonunda ise sadece günümüzün çocukları kalacaktır sahnede. Final hala devam etmektedir. Son gelmemiştir ve bu yüzden de yazılmamıştır henüz. KAPILAR KENTİ Açtı kapılarını Kent, İnsan oğlunun uzandığı her bir yol için. Hiçbir yolun önünde yükselmedi dağları, Geçilmez duvarlar örmedi, Yanına, yamacına gelenlere, Bereketini esirgemedi. Tarih içinde bir handı,     Ve Kutsal yolcular için Bulunmaz bir geçitti Kent.     Büyüdü Kent! İnsanoğlunun sürdüğü umutların izlerini taşıdı Kent.    Yıkıldı Kent! Sonra tekrar süslendi. Defalarca gördü aynı düşü. Düğünleri, şenlikleri     Ve Savaşları, yangınları. Feleğin Çarkı döndükçe zamanları, Çağ çağ birikti Kent. Bir tek içinden aktı nehir. Durmadan ve

IV. Zaman: Roma

 IV. Zaman: Roma DOĞUNUN KRALİÇESİ: ANTAKYA! Anlatıcı: Uzakları yakın eden Roma’nın evlatları, Dolandığınız yerleri güzelleştirmeyi Nasıl da iyi biliyorsunuz. Gücünüz Gözlerinizin parlak yankısından mı geliyor, Yoksa, Siz sadece bir tutkunun yaşlarıyla mı sürükleniyorsunuz. Şimdi Defne’nin pınarlarını akıtıyorsunuz Antaquiya’nın sokaklarında. Ve Bu kentin sokaklarını gece ışıklarıyla süslüyorsunuz, Herod caddesinin sütunları altında Kim hayran kalmadan dolaşmışki, Büyüyor kent Roma çağının içinde Yıldızları arasına giriyor dünyanın Ve zenginliklere açılan kapıların anahtarını Elinde tutan kent, Akıllara “ Doğunun Kraliçesi” diye yazılıyor. Cupid: Roma mitolojisinde Aşk Tanrıçası, Ammianus Marcellinus:  “...dünyada hiç bir kent, ne topraklarının bereketi, ne de ticaretteki zenginliği bakımından bu kenti geçemezdi.” tarihçi... Roma zamanı, Doğunun Kraliçesi Antakya Marcelyus:       Bu kentin güzelliğinin sırrını Seni g

Antaquia’ya zamanı

III. Zaman: İskenderin genarali zamanı......Antakya ismide bu dönemden kalma... Bu İ.Ö. 300’ler. İpsos savaşından sonra I. Nikator Seleukos, şehri şimdiki Samandağı bölgesinden Antakyanın bulunduğu yere taşır. Şehrin Adını, babasının yada oğlunun adını verir. Hikaye edilen dönemde kentin ilk Seleykos’u ve kurucusu ile  son kralı arasındaki olaylar konu edilmektedir....Döneme uygun bir çizgi izlenmiştir... Anlatıcı: Öldüğünde İskender Büyük imparatorluğunun Parçaları arasından Ayrı ayrı dünyalar doğmaktaydı Çiğneyip geçtiği ovaların ve nehirlerin kıyısında Onun tutkusunun bedelini ödeyenler Yeniden savrulmuşlardı, Artık korkuları kendi içlerini oymaktaydı. Büyük İskender ölmüştü, Şimdi kim kimden daha Büyük olacaktı. Kimin hükmü saracaktı zengin kıyıları Arkada kalanlar arasından Kim hangi kentin yazgısına dokunacaktı. Sıra savaşçılarındı. Oyun yeniden bozuluyor        ve Yeniden başlıyordu sonra. Şimdi Antaquia’ya zamanı........ “Seleucos

Hitit Zamanı

2.çağ (Hititli iki aşık kentin ilk sevdaya tanıklıklarından ) Zananza: Erkek, Atçana:Kadın Zananza: Kadeş savaşı öncesinde Mısır kraliçesine gönderilen Şuppiluliuma’nın oğlu... Atçana: Samandağ yakınlarındaki köy...Tel-Atçana daki üç ağızlı mağara, 41.000yıl öncesine tarihlendiriliyor...  Hitit Çağı: Kadeş: Anlatıcı:           Öfkelerin ve hırsların buluştuğu meydan.            Arabaları tıkırdıyor hala             Masum çocukların kulaklarında.            Kimse bilmiyor ne olduğunu             Neyi kazanacağını veya kaybedeceğini             Çılgınca öldürürken karşısındakini             Her an içinde kırmızı akan bir nehrin taşacağı korkusuyla             Saldırıyor ötekine.             Zamanların öfkesi             Dünden güne             Aynı şiddetle çarpıyordu insanoğlunun kaderine             Sınırlar zorlandıkça             Kapanıyordu kapı             Yalnız ve üzgün kadınlar kalıyordu hep geriye             Çocuklar umutsuzc

ANTAKYA ZAMANLARI

İlk Sahne:    Ayakları zincirle veya iple bağlı bir adam, Son çağın Hikâyesindeki adam ve kadın olabilir, perdenin açılmasıyla birlikte sahnenin bir ucundan öteki ucuna adımlarını zorla atarak veya sürükleyerek geçerler. Sahne arkasından bağlı oldukları ipler çekilerek ilerlemeleri güçleştirilir. Bu sürede tek bir ses duyulacaktır gerilerden. GEÇMİŞ ASLA BAĞLARINI KOPARMAZ GÜNDEN!!!!!!!!! Konuşmacı: bu tüm oyunu içeren bir anatıcı Ey masalı gerçeğe, Gerçeği masala benzeten kent! Kıdem atladım sevginde, sokaklarına bıraktım solukları,  Nehrinin nidasında sevdim su-yu , Yaşımı yaşamadıysam suçlu sensin Senin gibi hissetim hep zamanı, Zamanlı, zamansız sevdim sana dair olanı.... Benzersiz bir tarih sayıklarken geçmişin giz döken yüzünde, Bir biri ardına sıralanır aşk... Işık ekerken nehrin, Nadasa bırakılmış sol yanında illaki yeşerir sevda… Adamın kadına, kadının adama aşkı konuşulur... Bir konuk kılı kırk yararcasına yazar şirini, şiirinde Ve h

Mavi-Eflatun-3

Tek düze bir ritim. Mavi dalgın, eflatun beklemekte. Dalgaların sesi yavaştan hızlıya yavaşa Mavinin uyanışına, Eflatunun bekleyişine eşlik eder.            Mavi:  Kabaran denizlerin üstündeki köpükler tek tek yok oluyor.              Köpüklerin ardından saydam bir mavi;              Parıldıyor, ışık dibe iniyor;              Oynaşan balıkların yanına kadar çekiyor insanı.              Işık hızlandırıyor yolculuğu.              Dört bir yanın, üstün, altın Mavi.              Gözlerin uzakları aradığında              Bakışların sisler arasında kayboluyor.                 Ufuk çizgisinde mavinin beyaza yakın rengi.              Sınırsızın içinde insan, bir nokta,( küçük bir karınca gibi)              Zavallı ve çaresiz hissediyor kendini. Eflatun:               Mavi’nin kıyısındayım şimdi.               Biliyorum canlanacak renklerim.               Eskisi gibi tüm gözlerin perdelerindeki,               Buğulu düşler canlanacak.               Sevgil